- sabah
- 阿́1́is. 早晨; 上午: \sabah cimnastiği 早操, 早锻炼 \sabah ezanı 宗́ 呼唤人们做晨祷 \sabah gazetesi 晨报 \sabah karanlığı 破晓前的雾霭 \sabah kızıllığı 朝霞 \sabah namazı 宗́ 晨祷, 晨礼2́zf. 上午: bu \sabah 今天早晨, 今天上午 dün \sabah 昨天早晨, 昨天上午 yarın \sabah 明天早晨, 明天上午 Bütün ev işlerini sabah bitirdim. 我一上午就做完了所有家务。◇ \sabah akşam 整天, 整天地, 一直, 每时每刻 \sabah erkenden 一大早, 一清早 \sabah keyfi 早晨刚睡醒时懒散的样子 \sabah mahmurluğu 睡眼惺松的样子 \sabah \sabah 一大早, 大清早: Sabah sabah kafa ütüledi bu çocuk yahu. 这孩子, 一大早就叽叽喳喳个没完。Sabah sabah komuşuya damladı. 一大早, 他突然出现在邻居的面前。Sabah sabah sokağa düştüm. 我一大早就上街了。\sabah vakti 早晨 \sabaha çıkmamak (病人)熬不到天亮: Akşama doğru birdenbire ağırlaştı. Altı saatten beri kendini bilmiyor. Sabaha çıkmayacak. 他临近傍晚病情突然加重了, 6个小时以来一直不醒人事, 熬不到天亮了。\sabaha doğru (或 karşı) 将近黎明, 凌晨, 清晨时分: Sabaha karşı hava soğudu. 清晨时分天变凉了。Tren sabaha karşı istasyona geldi. 列车在清晨时分驶入了车站。\sabahı bulmak (或 etmek) 1) 天亮: Sabahı eder etmez barınak derdine düştüm. 天一亮, 我就为无处藏身而发愁。 2) 彻夜不眠, 熬通宵: Hiç uyuyamadım. Her dakika gelip kaldıracaklar sanıyordum. Ama işte sabahı ettik. 我怎么也睡不着, 想他们随时都会来叫起我, 就这样彻夜未眠。O elemli günün gecesinde gözlerime uyku girmemiş, sabahı etmiştim. 在那个痛苦的夜晚, 我彻夜未眠, 一直熬到天亮。\sabahı zor etmek 勉强熬到天明 \sabahın erken saatlerinde 清晨, 清早, 早晨的时候 \sabahın köründe 凌晨◆ Sabah ola, hayır ola (或 gele) . 早上比晚间聪明。Sabah sürçen, geceye dek sürçer. 一步错, 步步错。Sabahı şerifler hayır olsun (或 hayrolsun) . 早上好!早安!Sabahın kızıllığı akşamı kış eder; akşamın kızıllığı sabahı güz eder. 朝霞预示着夜冻, 晚霞意味着晨秋。Sabahlar hayrolsun! 早上好!早安!Sabahtan karnını doyuran, küçükken evlenen aldanmamış. 吃了早饭才有力气干活; 适时结婚才有能力养育后代。
Türkçe-Çince Sözlük. 2014.